Kuşkusuz insan da iyilik yapar. Ama insanı iyiliğe teşvik eden şey çoğu kez çıkarlarıdır. Bu anlamda kişinin kendisinin ve çoluk çocuğunun nafakası için çalışması da bir iyiliktir. İnsanlarla ilişkilerimizi düzeltmek, toplumdaki saygı ve sevgiyi ayakta tutmak ve yeşertmek için selam vermek de bir iyiliktir. Kişi bu iyiliklerinin karşılığını mutlaka dünyada iken görür. İbadetlerini eksiksiz bir biçimde yaptıktan sonra bunlar da birer ibadet hükmü kazanabilir.
Cehennem korkusu ve cennet arzusu ile yapılan salih ameller de birer iyiliktir. Kişiyi maksadına ulaştırır.
Tabii asıl iyilik Allah (c.c.) rızasını gözetmektir. Bunun için başkalarına yardım etmektir. Hiçbir çıkar gözetmemektir. Allah (c.c.) bu iyiliği şöyle tanımlamaktadır: “Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe asla iyiliğe erişemezsiniz (Âl-i İmrân suresi, ayet 92).” İnsan bu tür bir iyilikle kendisini aşar. Allah’a (c.c.) yaklaşır. Çünkü iyilik insanın doğasından (nefsinden) gelmez. Nefis iyilikten hoşlanmaz. Nefis bencil doğası ile önce kendisini düşünür. İyiliğin önündeki en büyük engel nefistir. İyilik yapacak kişi nefsin bu doğasıyla çatıştıktan ve bu mücadeleden galip geldikten sonra ancak bunu başarabilir. Bu nedenle Allah (c.c.) iyiliğe büyük ödüller vermektedir.
El-Berr (iyilik eden, iyiliği çok olan) güzel ismi ile insana düşen görev şudur: Allah (c.c.) insana karşılıksız iyilik yapar. İnsanı yoktan yaratması ona en büyük iyiliğidir. Hayat için gerekli koşulları yaratması, dini için peygamberler göndermesi, kitaplar indirmesi insana yaptığı büyük iyiliklerdendir. Allah’ın (c.c.) iyiliklerinin hepsini saymamız ise imkânsızdır. Gerçi görünüşte Allah (c.c.) emir ve yasaklarla bizden bu iyiliklere karşılık bir şeyler ister. Ama aslında bu emir ve yasaklar da bizim iyiliğimiz içindir. Yasaklanan her şeyde manevi dünyamız için binlerce zehir vardır. Allah’ın (c.c.) bizim ibadetimize ihtiyacı yoktur. O’na ibadet etmeye biz muhtacız. Nasıl bedenimizin yeme içme gibi temel ihtiyaçları varsa ruhumuz da Allah’a (c.c.) kul olmanın verdiği huzura, mutluluğa muhtaçtır. Bu da ibadetlerle gerçekleşir.
Muhsin İyi